4 Mayıs 2016 Çarşamba

“Çığlık”ın Hikayesi


Ece Eliboloğlu/Oslo
twitter.com/ecelibologlu




“İki arkadaşımla yürüyordum, güneş batıyordu ve birden gökyüzü kan rengine büründü. Durdum, kendimi çok yorgun hissediyordum, trabzanlara yaslandım. Siyah-mavi vadi üzerinde kan ve ateşten bir dil gibi uzanmış bulutlar ve şehir… Arkadaşlarım yürümeye devam etmişlerdi ve ben ürpertici bir kaygıyla kalakalmıştım, doğanın içinden gelen o sonsuz çığlıkla ürpermiştim.” Edvard Munch, 1893

Edward Munch dünyaca ünlü ‘Çığlık’ isimli eserini günlüğüne yazdığı işte bu cümleler ile tanımlamıştı.



Norveçli ressam tarafından 1893 tarihinde resmedilen Çığlık tablosu, dünyada Mona Lisa’dan sonra belki de en fazla bilinen resimlerden biri. Öyleki ünü Munch’un isminin bile önüne geçmiş bir resim bu.

Şimdiye kadar birçok evin duvarını süslemiş, Time dergisine kapak, Simpsons dizisine konu olmuş olan “Çığlık” tablosunun sadece bir tane orjinali bulunduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Munch bu eserden tam tamına dört tane yaptı. Bunlardan üçü Oslo’da bulunan müzelerde sergilenirken Munch’un arkadaşının oğlunda bulunan son Çığlık tablosu geçtiğimiz sene rekor bir fiyat ile tam 120 milyon dolara satıldı.

Peki ama Çığlık tablosunda Munch ne anlatmak istedi, dahası yüzlerce tablosu bulunan Munch’un neden bu eseri daha fazla öne çıktı?

İşte bu sorular ile ilgili birçok rivayet var. Bunlardan ilki Munch’un yaşadığı psikolojik sorunlar. Munch’un çocukluğu ve gençliği ailesinde yaşanan ölümler ve hastalıklar ile mücadele ederek geçti. İç dünyasındaki buhranı dışavurumcu bir ressam olarak tuvaline döktü.

Bir diğer rivayette ressamın Nietzsche’den etkilenmiş olabileceği. Resimde ön planda ızdırap çeker gibi görünen bir figür, arka planda ise Ekeberg tepesinden Oslo'nun genel görünümü yer alıyor. Tuvalde bir taraftan güneş batarken gökyüzü kan kırmızısına bürünüyor. Bir çok tarihçi bu çizimi doğanın çığlığı olarak yorumluyor.

Ancak bazı sanat tarihçileri resimde görülen koyda akıl hastanesinin yer aldığını ve buradan gelen çığlıkların Munh’u etkilediğini söylüyor.  Üstelik Munch’un verem olan kızkardeşi de bu hastanede tedavi gördü. Dolayısı ile Munch bu tabloda kardeşinin ve kendisinin yaşadığı ızdırabı resmetmiş olabilir.




Bu ünlü tablonun Munch Müzesi’nde yer alan nüshası 2004 yılında filmleri aratmayacak şekilde çalındı. Çığlık ile birlikte çalınan bir diğer tablosu da “Madonna”ydı. Tabloların bulunması iki yıl sürdü. İki yılın sonunda tablolar bulunduğunda zarar gördükleri anlaşıldı ve tekrar restore edildi.

Norveç’in başkenti Oslo’da şu günlerde Edward Munch’un doğumunun 150. yılı sebebi ile tüm müzelerde, galerilerde sanatçının eserleri sergileniyor. Sanatçının diğer eserlerini ziyaret ettiğiniz de diğer tablolarının da en az “Çığlık” kadar görülmeye değer olduğunu görüyorsunuz!











1 yorum:

  1. Gerek renk skalası gerekse tarzından dolayı bu eser van gogh'un zannediledursun, Munch mezarında rahat uyusun:))

    YanıtlaSil