Yukatan’da yedi yıl
Ece Eliboloğlu/Özel Röportaj
Ece Eliboloğlu/Özel Röportaj
2012 yılına girilmesi ile
birlikte Maya takvimi tekrar gündeme geldi. Yaygın görüşler 2012'de dünyanın yok olacağı
ya da insanlığın mutluluk ve gelişim çağına gireceği yönünde.
Hal böyle olunca da herkesin
şimdilerdeki tek merakı Maya takvimi. Mayalar tarihleri boyunca çeşitli
takvimler kullanmışlar ve bu takvimlerin kesiştiği nokta da 21 Aralık 2012. Bu tarih kozmik ve astronomik olarak Maya
takvimi için önem taşıyor. Peki kim bu çağımızın korkuya endeksli
bilgi yayma süreçlerinin yeni kurbanı seçilen Mayalar, takvimleri dünya için
neden bu kadar önemli? Kehanetler doğru mu?
Tüm bu soruların cevabını
tüm geçmişini, kariyerini geride bırakarak 7 yıl boyunca hayatını Meksika’nın
Yukatan bölgesinde geçiren, Türkiye’nin tek Şaman ünvanının sahibi Nilgün Arıt ile
konuştuk.
- Öncelikle hiç bilmeyenler için
kimdir Mayalar?
Mayalar, ABD’nin güney
sınırından El Salvador’a kadar uzanan topraklarda 10,000 yılı aşkın bir süre
değişik devletler kurarak yaşamış bir Orta Amerika halkıdır. Mezopotamya ve
Anadolu topraklarında Hititler, Sümerler, Frigler, Roma, Bizans
imparatorlukları, Anadolu Selçukluları, Osmanlı İmparatorluğu vs. nasıl sırayla
tarihe geçtiyse, Orta Amerika topraklarında da Olmek, Mixtec, Zapotek, Maya
devletleri tarihsel bir sıralamayla binlerce yıl var olmuştur. Fark şuradadır:
Anadolu topraklarında kurulmuş devletler farklı din ve inançları, farklı devlet
ve toplum sistemlerine sahip olmuşken, Maya halkı en başından en sonuna
(İspanyol işgaline) kadar benzer sosyal ve siyasi yapıları sürdürmüş, aynı
inanç sistemi, aynı dini devam ettirmiştir.
- Mayalar dünya tarihi için neden bu kadar önemli?
Maya medeniyeti, antik Hint,
antik Çin, antik Mısır, antik Sümer medeniyetlerinden daha farklı öneme sahip
değildir bilimsel tarih, antropoloji ve benzeri bilim dalları açısından. Ancak
keşifleri çok yenidir. Amerika’nın keşfi çok yenidir zaten. Varlıkları Hint,
Çin, Mısır, Mezopotamya medeniyetlerinden çok önce başlamış olan Maya
medeniyetinden dünyanın yüzyıllarca habersiz olmasının nedeni Amerika kıtasının
keşfinin ancak çok yakın bir tarihte, 1500’lerde, yapılabilmiş olmasındandır.
Keşfi takiben Orta Amerika’dan itibaren kıtayı istilaya başlayan İspanyollar,
“Hristiyanlık inancını yayma misyonu” adı altında 20 milyon yerli halkı
katlettiler. Medeniyetlerine dair herşeyi, incecik ağaç kabuklarına yazılmış
binlerce eserlerini yaktılar, heykellerini unufak ettiler, tapınaklarını yakıp
yıkıp bir daha bulunmasın umuduyla üzerlerine kliseler inşa ettiler. Bunu
sadece İspanyol Kralı bildi; altınlar, gümüşler, değerli taşlar, kakao ve
benzeri toprak ürünleri İspanyaya gitti ama yok ettikleri medeniyete dair
dünyaya sadece bu kıtada vahşi yerliler yaşadığı, kahraman misyonerlerce
haklarından gelindiği duyuruldu. 1840
başlarında Amerikalı iki gezgin Orta Amerika’da ormanda tesadüfen ağızlarını
açık bırakan bir tapınakla burun buruna gelene kadar… Yani yüzlerce yıl kadar
da Katolik misyonerlerin yazdıkları dışında dünya haberdar olmamıştır bu
medeniyetten.
- Biz bunları nereden öğreniyoruz?
Maya tarihi kayıtları
“Chilam Balam Kitapları”nda yazılıdır.“Chilam Balam” antik dönemde Maya tarihçi
kahin rahiplerine verilen addır. Chilam Balam kitaplarındaki metinlerde, mistik
içeriklerinin yanısıra, olaylar arasında sentez yapan tarihsel yorumlar, “Katun
Serileri” şeklinde başlık atılmış tarihsel dökümler de oldukça uzun yer kaplar.
Kitapların son bölümü tümüyle kehanetlere ayrılmıştır. Kuşaktan kuşağa sözlü olarak nakledilen
tarihsel olaylar ya da kahin rahiplerin yapmış oldukları kehanetler bir Chilam
Balam tarafından kaydedilmişse gerçekliği ve itibarının sorgulanması
düşünülemezdi. Bu nedenle bu kitaplar özenle saklanır ve elden ele dolaşmazdı.
Yani tarihsel olayları ve gelecek öngörüleri bu kitapların kurtarılabilmiş
olanlarında kayıtlıdır.
- Mayalar nasıl bir yaşam sürüyordu?
Mayaların sosyal yaşamı
dünyamızın coğrafya dönemlerine ve o dönemlerin antropolojik özelliklerine
uyumludur. Coğrafyalarının izin verdiği tarımsal ürünleri değerlendiren ve antropolojik ifadesi “avlayıcı/toplayıcı” olan bir halktır.
Yapılarını, giysilerini ve besinlerini bölgelerinin özelliklerine göre seçmiş
diğer tüm dünya halklar gibi incelenir.
Sadece ana besin olarak Asya’da pirincin, Avrupa’da buğdayın yerini Orta
Amerika’da mısır almıştır.
- Mayaların dini inancı ve kutsal
maya inancı nedir?
Mayaların temel
felsefesi, “Yukarıda ne oluyorsa aşağıda da o olur” şeklinde ifade edilerek
Kozmos ile Dünya’nın bir bütün olduğu üzerine inşa edilmiştir. Bir diğer
deyişle, Dünya Ana’daki her olgu, her değişim, her durum, kozmostaki benzer
olgu, değişim ve durumlarla bağlantılıdır. Bu yüzden doğa ve dünyaya büyük
saygı gösterilmesi gerekir; bu kıymetli yaşam alanı Tanrıların büyük evreninin
bir parçasıdır. Her saygısızlık Tanrıya yapılmış sayılır. Her adaletsizlik, her
eziyet, her nefret ilahi düzene yönelmiş olacaktır; bu ise mümkün değildir.
Dünya üzerinde var olan her şey, her taş, her bitki, her hayvan, her insan
devasa kozmik ailenin fertleridir ve bir ruha sahiptir. Bu yüzden kozmostaki
Mishula, kozmik kardeşler, için dualar edilir.
- Kitabınızda Mayaların kutsal
inancının tasavvuf inancı ile benzerlikleri olduğunu söylüyorsunuz. Nedir
benzerlikleri?
Maya kainat ve insan inanç sistemi, doğu ve
islam sufizmi ile aynı öğelere sahiptir. Maya inisiyasyonu bir tasavvuf
dergahında öğrenilenlerle aynıdır. Yunus Emre’nin Taptuk Emre’nin dergahında
geçirdiği süreç, tasavvufi bir eğitim, bir Maya inisiyasyonu sürecidir.
İntelect, rasyonelite gibi zekaya dayalı olarak değil bizzat idrake dayalı
olarak gerçeklerin sezilmeye başlanması ve sonrasında açıkça görülmesidir: “Bir
ben var bende, benden içeri” satırları bu inisiyasyonun sonucunda yazılmıştır.
Maya İnisiyasyonun ve
tasavvufun temel konusu Yaratıcı Mutlak Güç’tür. Her ikisinde de eğitim
sürecinde insan, esasen öğrenmeye değil zaten kendi gerçekliğinde mevcut olanı
hatırlamaya çalışır. Bu yönüyle kozmosu incelemesi dahi aslında kendindeki
bilgiye ulaşma çabasıdır. Tüm çabalar kendini tanımak içindir; kozmolojide olan
herşeyin anlamını kendi içerisindeki sembolleri bir bir açığa çıkararma
gayretidir. Sufi ve şaman kendisini gerçekleştirme arzusunda benzerdir.
- Siz Mayalara ilk
ne zaman ilgi duymaya başladınız?
Hayatımın bir döneminde Maya medeniyetiyle
ilgili olarak 2012 gizemi ve Maya Takvimi’ne ait bilgilerle karşılaştım.
Dünyamız bu tarihte Samanyolu Galaksisi’nin merkeziyle hizalanacak ve bu güçlü
astronomik tabloda büyük bir dönüşümden geçecekti. O dönemdeki pragmatist
kimliğimle pek ikna olmamıştım ama yine de içimi derin bir merak sardığını
itiraf etmeliyim.
Kristof Kolomb yanlışlıkla
ayak basmasa dünyanın haberdar olmayacağı, çöllerde ve ormanlarda yükselmiş bu
antik medeniyetlerle ilgili her şeyi okumaya başladım ve Mayalar benim için bir
tutku halini aldı. O güne kadar bildiğim şekliyle “hayatım”ı geride bırakarak
yola çıkışımın çok öncesinde, İspanyolcayı azimle öğrenirken, bu tutkunun bana
yepyeni bir dünya sunacağı ve hayatımı değiştireceği hissi beni sarmaya
başlamıştı bile.
Yoğun iş hayatımda “tatil”
demek, tek kızımla birlikte yolculuklar programlamlamak demekti. 2003 yılında
çok değer verdiğim Engin Geçtan bana kendimi sorgulatırken “Kendin icin,
gercekten kendin icin ne yaptin?” diye sordu ve özel bir Güney Amerika turundan
söz etti; katılmaya karar verdim. O turdan döndüğümde dünyayı yeniden ve başka
gözlerle keşfe çıkmak ama Mayalara duyduğum ilgi nedeniyle buna Orta Amerikadan
başlamak arzusuyla doluydum. Yakın bir arkadaşımla kendi başımıza Guatemala'ya
gitik. Tikal antik kenti çevresindeki özel bir alanda çok özel giysiler giymiş
erkeklerin törenine rastladık.
İçlerinden birisi bize doğru döndü ve yaklaşmamızı ifade eden bir işaret
yapti. Ben ilerledim. Bizi eliyle çağıran kişi ayağa kalktı ve "geleceğini
biliyordum" dedi. Yıllarca Hocam olacak Don Miguel Angel Vergara ile
tanışmamız böyle oldu. Türkiyeye döndüm,
yönetim kuruluyla uzun görüşmeler sonucunda, emeklilik talebiyle görevimi
bıraktım. Meksika'nin Yukatan Bölgesine hocamın öğrencisi olmaya gittim.
İstanbul’a gidiş ve dönüşler arasında Meksika'nın pek çok bölgesinde birlikte
çalışmalar yaptık ama esas yerleştiğim yer Merida adlı küçük kent, hocamın yaşadığı yer oldu.
Hayatımı, yılın büyük bölümlerini Meksika’da geçirecek şekilde düzenledim.
- Sizin özgeçmişinizde uzun bir
inisiyasyon süresinden sonra 2011 yılı itibari ile Şaman ünvanını kazandığınız
yazıyor. Nasıl Şaman olunur?
Şamanizm dünya kültürlerinin
tümünde, tüm dinlerin, psikolojilerin, felsefelerin öncesinde varolmuş, insanın
kendi gücünü ve evrenin bilgilerini öğrenme arayışıdır. Çağlar içerisinde
geliştirilen pek çok teknik vasıtasıyla bireylerin fiziksel dünya ile hayal ve
vizyon dünyaları arasındaki köprü anlaşılmaya çalışılmıştır.
- Daha açıklayıcı
olması açısından inisiyasyon nedir?
Bir şaman ünvanı kazanabilmek için şartlar nelerdir? Herkes bu ünvanı alabilir
mi? İnisiyasyon süreci ne kadar sürüyor?
İnisiyasyon, bireyin
spiritüel gelişimi için, bir “üstad”ın eğitim ve kontrolü altında, bir düzen ve
disiplin içinde, sınanmalı metodlarla eğitimi diye tanımlanabilir. Sözcüğün
kökeni, Latince’de “bir yere girme, iştirak etme, kabul edilme, başlama”
anlamındaki “initium” sözcüğüdür. Osmanlı tarikat geleneğinin de
vazgeçilmezidir ve üstad (mürşid), öğrenci (mürit) sözcükleri bize yabancı
değildir.
İnisiyasyonlarda üstad,
bilgileri modern eğitimdeki gibi öğretmez. Yani bilgilerin hafızaya depolanması
tarzında bir eğitim verilmez, yol ve yöntemler gösterilir. Öğrenci “aydınlanma”
denilen hedefe kendi iç çalışmasıyla erişmek zorundadır. İnisiyasyonu
tamamlamadan ayrılmak mümkündür. Hoca ve öğrenci bu yola çıktıktan sonra eğitim
üç aşamalıdır. İlk aşamada hoca teorik ve pratik bildiğimiz türden bir eğitim
verir. “Ustalık sırları”nı öğretir. İnisiyatik dilde bu döneme “birinci doğuş”
denilir. İkinci aşama inisiye adayının teorik olarak öğrendiklerini yine Hocası
ile birlikte uygulama aşamasıdır. Psişik yeteneklerin de geliştirildiği bir
aşamadır. Üçüncü aşama ise adayın kendi başına kendisini geliştirme sürecidir.
Kendisini hazır hissettiğinde bir Maya inanç sisteminde kendilerine “Mayan
Elders” (maya büyükleri) denilen bir heyetin sınavından geçer. Kabul edildiği
takdirde özel bir sermoni ile beline şaman kuşağı takılır ve toplum hizmetinde
artık görev alabilir.
- Şamanlık
sonradan kazanılan bir görev değildir ; şaman olacak kimsenin, bir şamanın
soyundan gelmesi gerekir. Şaman olmak için gerekli belirtileri taşıyan çocuk,
belirli bir yaşa gelince eski bir şamanın eğitimine bırakılıp gerekli ön
bilgileri edinir. Kaynaklar şamanlığı böyle tanımlıyor.
Sonradan Şaman olunabilir mi?
Bu tanımlamalar antik çağ
şamanizmi üzerine yazılı pek çok “kaynak” çalışmada yer almıştır. Sebebi bu
araştırmacı yazarların kendilerinin inisiyasyona talip olmamaları, ya da davet
edilmemeleridir. Batılı bilimadamı ya da ilginç konulara düşkün araştırmacı
kimliğiyle yapılan bu araştırmalarda, şaman üstadın kendi diline de vakıf
olunmadığı için pek çok bilgi tercümanlar aracılığıyla yapılmış söyleşilerden
derlenmiştir. Oysa ülkemizde de kitapları yayınlanmış olan Carlos
Castaneda Birleşik Amerika vatandaşı bir
antropoloji öğrencisi olarak doktora tezi için çıktığı araştırmayı şaman
inisiyasyonunu alarak tamamlamış ve bilinen bir yazardır.
- Türkiye’den Şaman
olmak isteyenler ve size danışanlar oluyor mu?
Bilmiyorum çünkü bana
ulaşanlar arasında böyle bir bilgi yoktu. Varsa da ben bilmiyorum.
- Kitabı birlikte
yazdığınız Don Miguel Angel Vergara Calleros Maya Rahibi sıfatına sahip bir
Maya hocası. Bu ne demek? Ne yapar, bu sıfata sahip olmak insana ne tür
özellikler yükler?
Bir benzetme yapacak
olursam, İslamiyette dini eğitimden geçmiş bir kişi isterse İlahiyat Fakültesi’nde
teolojik araştırmalar içerisinde İslam Alimi olabilir, Hristiyanlıkta
Vatikan’da ya da başka büyük dini merkezlerde üst düzey alim olarak hayatını
sürdürebilir. Ya da kent, kasaba ve köylerde imam ya da rahip olarak
yaşayabilir. İkinci grup halkın içerisinde yaşayan, dinlerinin gereklerini
halkına öğreten, vaaz veren, ya da bazı dini törenleri yönetendir.
İspanyol kıyımı sonrasında
Maya inanç sisteminde artık Tapınak rahipliği kalmamıştır çünkü dini yapısal
merkezleri kalmamış, kıliseler inşa edilmiş ve Katolik dini devlet dini
olmuştur. Maya rahipleri varlıklarını
gizlilik içerisinde sürdürmüşler ve ancak 10, 15 yıldır toplumda görünür hale
gelmişlerdir. Miguel Angel bu geleneğin rahlesinden yetişmiştir.
- Hayatınızda eskiye
baktığınızda neler değişti?
Hayatım tümüyle
değişti. Reklam sloganı gibi… “Bir şey
değişince her şey değişiyor” ya… Ben değişince her şey değişti sanırım.
Kendimle ilişkim, çevremle ilişkilerim, dünya görüşüm…
- Mayalar 2012
yılı ile birlikte tekrar gündeme geldi. 2012 yılının Maya inancına göre önemi
nedir? 2012’de kıyamet kopacağı söyleniyor. 2012’de kıyametin kopacağı doğru
mu?
Dünyanın son bulacağı iddia
edilen 21 Aralık 2012 tarihinde dünyamız Samanyolu Galaksisi’nin merkeziyle
hizalanacak ve bu NASA’nın da takip ettiği astronomik bir olay. Macera heveslisi Batılı maceracı araştırmacı
ve yazarlar dönemsel bir kazanç kaynağı olarak Maya takvimlerini yazılarına
konu ederken konuya yabancı insanların meydan okuyamayacağı teoriler havada
uçuşur hale geldi.
Günümüzde sevgi ve umut
aşılamak pirim yapmadğı için de bu korkuya endeksli çağda gizemli taş
sütunlarda tesadüfen tespit edilmiş takvim günü üzerinden servetler kazanıldı.
Kimse gerçek Maya Şaman rahiplerine danışmak istemedi. Günümüzde Maya
kehanetleri üzerine yazılan yorumların neredeyse tümü, Maya takvimlerinden biri
ya da diğeri üzerine inşa edilmiştir; hepsi, Maya arkeolojik kalıntı ve
eserlerinden çıkarımlar ve arkeoastronomik çalışmalar eşliğinde hep bir “son
tarih” bulma arayışındadırlar.
Yaşadığımız zamanı vahiylere
bağlı olarak tanımlamaya heveslenenlerin, gnostiklerin, konuyla ilgili tüm
yazarların “Maya kehanetleri” başlığıyla yayınladığı tüm tezler ve romanlar
aslında yorumlardan ibarettir. Bugün yaşayan herhangi bir Maya rahibi ya da
şamanı, herhangi bir kehanette bulunmamış, iddia edilen kehanetler hakkında
hiçbir yazı yazmamış ve kehanet konusunda konuşmamıştır. Arkeologlar, eski dil
uzmanları, matematikçi ve astronomlar taş sütunlarda, heykel kabartmalarında,
Maya takvimlerinde iz sürerken, Maya şaman rahipleri gülümsemektedirler.
- Maya astrolojisi de
şu anda gündemde. Hatta artık maya takvimine göre burç yorumları da yapılmaya
başlandı. Siz bunu nasıl karşılıyorsunuz?
Günümüz astrolojisini
andıran yorumlamaların yapıldığı önemli takvimin adı “Tzolk’in”dir ve “günlerin
sayımı” anlamını taşır. Maya dilinde “Tzol” sayım ve “Kin” gün demektir.
Tzolk’in Takvimi, 260 gün uzunluğundadır. Bu takvimin oluşumu, her birinin özel
bir adı olan “Güneş İşaretleri”nden 20 gün ile her birinin özel bir anlamı olan
ve 1’den 13’e kadar uzanan “Galaktik Ton”3 sayılarının kombinasyonu
şeklindedir. Güneşin yörüngesinden, dünyanın ve gezegenlerin hareketlerinden
bağımız bir takvimdir Tzolk’in. Mayaların astrolojik ya da kişisel takvimidir
çünkü Mayalar Tanrı’nın evreni yaratırken 13 temel niyeti, yani dileği olduğuna
inanıyorlardı. Tzolk’in takvimi,
yaradılışın 13 niyetini ve her bir niyetin 20 değişik halinin temsilini ifade
eder. 13 ile 20’nin çarpımı olan 260 güne esaslı bir takvim olmasının
astrolojik ve ruhbilimsel önemi vardır.
Örneğin, bu 260 günlük
takvimde herhangi bir günün ifadesi “7- Bilgelik” olabilir. “7” sayısı
yaradılışın 13 temel niyetinden yedincisi olan “ahlaklı olmak, uyumluluk”
anlamını taşırken, “Bilgelik” ise bu takvimin 20 değişik hal anlatımlarımdan
birisidir. Dolayısıyla “7-Bilgelik” gününde doğan kişi, “yaradılışın ilahi
istemi, ahlakı ve bilgeliğiyle uyum içerisinde” bir kimlik sergileyecektir.
Şamanlar kişisel “Tzolkin okuması” yaptıklarında çok daha uzun ve derin bir
anlatım sunarlar.
Tzol’kin takviminde her
günün amacını belirleyen bu ifadelerin önemi nedeniyle o gün doğan çocuklara
verilen ilk ad mutlaka doğdukları günün adıdır. Bu şekilde her insan ömrü
boyunca tüm astrolojik özelliklerini adlarında taşır. Mayalar birine adını
sorunca, ruhsal astrolojik haritasını da öğrenmiş olurlardı. İnançlarına gore
ruhlar kendi tekamüllerini gerçekleştirebilmek için şu ya da bu günde doğmayı
seçebiliyordu. Ve ruh en çok hangi gün’ün tanımlamasını seviyorsa dünyaya
gelmek için o günü seçiyordu. Bir diğer deyişle, dünya yaşamındaki varolma
“niyeti” ile kişisel özelliklerinin hangi şekilde ifade bulmasını istediğini belirliyor
ve bunların uyuştuğu kavramı ve böylelikle de doğacağı günü seçiyordu.
Doğduğunda artık dünyada hangi nedenle
bulunduğunu biliyordu. Aynı zamanda toplumun tüm diğer bireyleri de kişinin adı
nedeniyle, onun dünyadaki varoluş
niyetini, ruh hallerini bilmiş oluyordu. Bu takvim ve bu bilgiler bugün de Maya
ülkelerindeki halk tarafından kullanılmaktadır. Yani artık hem geleneksel, hem
de çağdaş bir takvimden bahsediyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder