4 Mayıs 2016 Çarşamba

Takvimini Anladık, Peki Kim Bu Mayalar?





Yukatan’da yedi yıl  

Ece Eliboloğlu/Özel Röportaj

2012 yılına girilmesi ile birlikte Maya takvimi tekrar gündeme geldi.  Yaygın görüşler 2012'de dünyanın yok olacağı ya da insanlığın mutluluk ve gelişim çağına gireceği yönünde.

Hal böyle olunca da herkesin şimdilerdeki tek merakı Maya takvimi. Mayalar tarihleri boyunca çeşitli takvimler kullanmışlar ve bu takvimlerin kesiştiği nokta da 21 Aralık 2012.  Bu tarih kozmik ve astronomik olarak Maya takvimi için önem taşıyor.  Peki kim bu çağımızın korkuya endeksli bilgi yayma süreçlerinin yeni kurbanı seçilen Mayalar, takvimleri dünya için neden bu kadar önemli? Kehanetler doğru mu?

Tüm bu soruların cevabını tüm geçmişini, kariyerini geride bırakarak 7 yıl boyunca hayatını Meksika’nın Yukatan bölgesinde geçiren, Türkiye’nin tek Şaman ünvanının sahibi Nilgün Arıt ile konuştuk. 



-   Öncelikle hiç bilmeyenler için kimdir Mayalar?

Mayalar, ABD’nin güney sınırından El Salvador’a kadar uzanan topraklarda 10,000 yılı aşkın bir süre değişik devletler kurarak yaşamış bir Orta Amerika halkıdır. Mezopotamya ve Anadolu topraklarında Hititler, Sümerler, Frigler, Roma, Bizans imparatorlukları, Anadolu Selçukluları, Osmanlı İmparatorluğu vs. nasıl sırayla tarihe geçtiyse, Orta Amerika topraklarında da Olmek, Mixtec, Zapotek, Maya devletleri tarihsel bir sıralamayla binlerce yıl var olmuştur. Fark şuradadır: Anadolu topraklarında kurulmuş devletler farklı din ve inançları, farklı devlet ve toplum sistemlerine sahip olmuşken, Maya halkı en başından en sonuna (İspanyol işgaline) kadar benzer sosyal ve siyasi yapıları sürdürmüş, aynı inanç sistemi, aynı dini devam ettirmiştir. 

-   Mayalar dünya tarihi için neden bu kadar önemli?

Maya medeniyeti, antik Hint, antik Çin, antik Mısır, antik Sümer medeniyetlerinden daha farklı öneme sahip değildir bilimsel tarih, antropoloji ve benzeri bilim dalları açısından. Ancak keşifleri çok yenidir. Amerika’nın keşfi çok yenidir zaten. Varlıkları Hint, Çin, Mısır, Mezopotamya medeniyetlerinden çok önce başlamış olan Maya medeniyetinden dünyanın yüzyıllarca habersiz olmasının nedeni Amerika kıtasının keşfinin ancak çok yakın bir tarihte, 1500’lerde, yapılabilmiş olmasındandır. Keşfi takiben Orta Amerika’dan itibaren kıtayı istilaya başlayan İspanyollar, “Hristiyanlık inancını yayma misyonu” adı altında 20 milyon yerli halkı katlettiler. Medeniyetlerine dair herşeyi, incecik ağaç kabuklarına yazılmış binlerce eserlerini yaktılar, heykellerini unufak ettiler, tapınaklarını yakıp yıkıp bir daha bulunmasın umuduyla üzerlerine kliseler inşa ettiler. Bunu sadece İspanyol Kralı bildi; altınlar, gümüşler, değerli taşlar, kakao ve benzeri toprak ürünleri İspanyaya gitti ama yok ettikleri medeniyete dair dünyaya sadece bu kıtada vahşi yerliler yaşadığı, kahraman misyonerlerce haklarından gelindiği duyuruldu.  1840 başlarında Amerikalı iki gezgin Orta Amerika’da ormanda tesadüfen ağızlarını açık bırakan bir tapınakla burun buruna gelene kadar… Yani yüzlerce yıl kadar da Katolik misyonerlerin yazdıkları dışında dünya haberdar olmamıştır bu medeniyetten.



-   Biz bunları nereden öğreniyoruz?

Maya tarihi kayıtları “Chilam Balam Kitapları”nda yazılıdır.“Chilam Balam” antik dönemde Maya tarihçi kahin rahiplerine verilen addır. Chilam Balam kitaplarındaki metinlerde, mistik içeriklerinin yanısıra, olaylar arasında sentez yapan tarihsel yorumlar, “Katun Serileri” şeklinde başlık atılmış tarihsel dökümler de oldukça uzun yer kaplar. Kitapların son bölümü tümüyle kehanetlere ayrılmıştır.  Kuşaktan kuşağa sözlü olarak nakledilen tarihsel olaylar ya da kahin rahiplerin yapmış oldukları kehanetler bir Chilam Balam tarafından kaydedilmişse gerçekliği ve itibarının sorgulanması düşünülemezdi. Bu nedenle bu kitaplar özenle saklanır ve elden ele dolaşmazdı. Yani tarihsel olayları ve gelecek öngörüleri bu kitapların kurtarılabilmiş olanlarında kayıtlıdır.

-  Mayalar nasıl bir yaşam sürüyordu?

Mayaların sosyal yaşamı dünyamızın coğrafya dönemlerine ve o dönemlerin antropolojik özelliklerine uyumludur. Coğrafyalarının izin verdiği tarımsal ürünleri değerlendiren  ve antropolojik ifadesi  “avlayıcı/toplayıcı” olan bir halktır. Yapılarını, giysilerini ve besinlerini bölgelerinin özelliklerine göre seçmiş diğer tüm dünya halklar gibi incelenir.  Sadece ana besin olarak Asya’da pirincin, Avrupa’da buğdayın yerini Orta Amerika’da mısır almıştır.

-  Mayaların dini inancı ve kutsal maya inancı nedir?

Mayaların temel felsefesi,  “Yukarıda ne oluyorsa aşağıda da o olur” şeklinde ifade edilerek Kozmos ile Dünya’nın bir bütün olduğu üzerine inşa edilmiştir. Bir diğer deyişle, Dünya Ana’daki her olgu, her değişim, her durum, kozmostaki benzer olgu, değişim ve durumlarla bağlantılıdır. Bu yüzden doğa ve dünyaya büyük saygı gösterilmesi gerekir; bu kıymetli yaşam alanı Tanrıların büyük evreninin bir parçasıdır. Her saygısızlık Tanrıya yapılmış sayılır. Her adaletsizlik, her eziyet, her nefret ilahi düzene yönelmiş olacaktır; bu ise mümkün değildir. Dünya üzerinde var olan her şey, her taş, her bitki, her hayvan, her insan devasa kozmik ailenin fertleridir ve bir ruha sahiptir. Bu yüzden kozmostaki Mishula, kozmik kardeşler, için dualar edilir.

- Kitabınızda Mayaların kutsal inancının tasavvuf inancı ile benzerlikleri olduğunu söylüyorsunuz. Nedir benzerlikleri?

 Maya kainat ve insan inanç sistemi, doğu ve islam sufizmi ile aynı öğelere sahiptir. Maya inisiyasyonu bir tasavvuf dergahında öğrenilenlerle aynıdır. Yunus Emre’nin Taptuk Emre’nin dergahında geçirdiği süreç, tasavvufi bir eğitim, bir Maya inisiyasyonu sürecidir. İntelect, rasyonelite gibi zekaya dayalı olarak değil bizzat idrake dayalı olarak gerçeklerin sezilmeye başlanması ve sonrasında açıkça görülmesidir: “Bir ben var bende, benden içeri” satırları bu inisiyasyonun sonucunda yazılmıştır.

Maya İnisiyasyonun ve tasavvufun temel konusu Yaratıcı Mutlak Güç’tür. Her ikisinde de eğitim sürecinde insan, esasen öğrenmeye değil zaten kendi gerçekliğinde mevcut olanı hatırlamaya çalışır. Bu yönüyle kozmosu incelemesi dahi aslında kendindeki bilgiye ulaşma çabasıdır. Tüm çabalar kendini tanımak içindir; kozmolojide olan herşeyin anlamını kendi içerisindeki sembolleri bir bir açığa çıkararma gayretidir. Sufi ve şaman kendisini gerçekleştirme arzusunda benzerdir.

-   Siz Mayalara ilk ne zaman ilgi duymaya başladınız?

 Hayatımın bir döneminde Maya medeniyetiyle ilgili olarak 2012 gizemi ve Maya Takvimi’ne ait bilgilerle karşılaştım. Dünyamız bu tarihte Samanyolu Galaksisi’nin merkeziyle hizalanacak ve bu güçlü astronomik tabloda büyük bir dönüşümden geçecekti. O dönemdeki pragmatist kimliğimle pek ikna olmamıştım ama yine de içimi derin bir merak sardığını itiraf etmeliyim.
Kristof Kolomb yanlışlıkla ayak basmasa dünyanın haberdar olmayacağı, çöllerde ve ormanlarda yükselmiş bu antik medeniyetlerle ilgili her şeyi okumaya başladım ve Mayalar benim için bir tutku halini aldı. O güne kadar bildiğim şekliyle “hayatım”ı geride bırakarak yola çıkışımın çok öncesinde, İspanyolcayı azimle öğrenirken, bu tutkunun bana yepyeni bir dünya sunacağı ve hayatımı değiştireceği hissi beni sarmaya başlamıştı bile. 

Yoğun iş hayatımda “tatil” demek, tek kızımla birlikte yolculuklar programlamlamak demekti. 2003 yılında çok değer verdiğim Engin Geçtan bana kendimi sorgulatırken “Kendin icin, gercekten kendin icin ne yaptin?” diye sordu ve özel bir Güney Amerika turundan söz etti; katılmaya karar verdim. O turdan döndüğümde dünyayı yeniden ve başka gözlerle keşfe çıkmak ama Mayalara duyduğum ilgi nedeniyle buna Orta Amerikadan başlamak arzusuyla doluydum. Yakın bir arkadaşımla kendi başımıza Guatemala'ya gitik. Tikal antik kenti çevresindeki özel bir alanda çok özel giysiler giymiş erkeklerin törenine rastladık.  İçlerinden birisi bize doğru döndü ve yaklaşmamızı ifade eden bir işaret yapti. Ben ilerledim. Bizi eliyle çağıran kişi ayağa kalktı ve "geleceğini biliyordum" dedi. Yıllarca Hocam olacak Don Miguel Angel Vergara ile tanışmamız böyle oldu.  Türkiyeye döndüm, yönetim kuruluyla uzun görüşmeler sonucunda, emeklilik talebiyle görevimi bıraktım. Meksika'nin Yukatan Bölgesine hocamın öğrencisi olmaya gittim. İstanbul’a gidiş ve dönüşler arasında Meksika'nın pek çok bölgesinde birlikte çalışmalar yaptık ama esas yerleştiğim yer Merida adlı  küçük kent, hocamın yaşadığı yer oldu. Hayatımı, yılın büyük bölümlerini Meksika’da geçirecek şekilde düzenledim. 

- Sizin özgeçmişinizde uzun bir inisiyasyon süresinden sonra 2011 yılı itibari ile Şaman ünvanını kazandığınız yazıyor. Nasıl Şaman olunur?

Şamanizm dünya kültürlerinin tümünde, tüm dinlerin, psikolojilerin, felsefelerin öncesinde varolmuş, insanın kendi gücünü ve evrenin bilgilerini öğrenme arayışıdır. Çağlar içerisinde geliştirilen pek çok teknik vasıtasıyla bireylerin fiziksel dünya ile hayal ve vizyon dünyaları arasındaki köprü anlaşılmaya çalışılmıştır.

Daha açıklayıcı olması açısından inisiyasyon nedir? Bir şaman ünvanı kazanabilmek için şartlar nelerdir? Herkes bu ünvanı alabilir mi?  İnisiyasyon süreci ne kadar sürüyor?

İnisiyasyon, bireyin spiritüel gelişimi için, bir “üstad”ın eğitim ve kontrolü altında, bir düzen ve disiplin içinde, sınanmalı metodlarla eğitimi diye tanımlanabilir. Sözcüğün kökeni, Latince’de “bir yere girme, iştirak etme, kabul edilme, başlama” anlamındaki “initium” sözcüğüdür. Osmanlı tarikat geleneğinin de vazgeçilmezidir ve üstad (mürşid), öğrenci (mürit) sözcükleri bize yabancı değildir.
İnisiyasyonlarda üstad, bilgileri modern eğitimdeki gibi öğretmez. Yani bilgilerin hafızaya depolanması tarzında bir eğitim verilmez, yol ve yöntemler gösterilir. Öğrenci “aydınlanma” denilen hedefe kendi iç çalışmasıyla erişmek zorundadır. İnisiyasyonu tamamlamadan ayrılmak mümkündür. Hoca ve öğrenci bu yola çıktıktan sonra eğitim üç aşamalıdır. İlk aşamada hoca teorik ve pratik bildiğimiz türden bir eğitim verir. “Ustalık sırları”nı öğretir. İnisiyatik dilde bu döneme “birinci doğuş” denilir. İkinci aşama inisiye adayının teorik olarak öğrendiklerini yine Hocası ile birlikte uygulama aşamasıdır. Psişik yeteneklerin de geliştirildiği bir aşamadır. Üçüncü aşama ise adayın kendi başına kendisini geliştirme sürecidir. Kendisini hazır hissettiğinde bir Maya inanç sisteminde kendilerine “Mayan Elders” (maya büyükleri) denilen bir heyetin sınavından geçer. Kabul edildiği takdirde özel bir sermoni ile beline şaman kuşağı takılır ve toplum hizmetinde artık görev alabilir.

Şamanlık sonradan kazanılan bir görev değildir ; şaman olacak kimsenin, bir şamanın soyundan gelmesi gerekir. Şaman olmak için gerekli belirtileri taşıyan çocuk, belirli bir yaşa gelince eski bir şamanın eğitimine bırakılıp gerekli ön bilgileri edinirKaynaklar şamanlığı böyle tanımlıyor. Sonradan Şaman olunabilir mi?

Bu tanımlamalar antik çağ şamanizmi üzerine yazılı pek çok “kaynak” çalışmada yer almıştır. Sebebi bu araştırmacı yazarların kendilerinin inisiyasyona talip olmamaları, ya da davet edilmemeleridir. Batılı bilimadamı ya da ilginç konulara düşkün araştırmacı kimliğiyle yapılan bu araştırmalarda, şaman üstadın kendi diline de vakıf olunmadığı için pek çok bilgi tercümanlar aracılığıyla yapılmış söyleşilerden derlenmiştir. Oysa ülkemizde de kitapları yayınlanmış olan Carlos Castaneda  Birleşik Amerika vatandaşı bir antropoloji öğrencisi olarak doktora tezi için çıktığı araştırmayı şaman inisiyasyonunu alarak tamamlamış ve bilinen bir yazardır.

-  Türkiye’den Şaman olmak isteyenler ve size danışanlar oluyor mu?

Bilmiyorum çünkü bana ulaşanlar arasında böyle bir bilgi yoktu. Varsa da ben bilmiyorum.

-   Kitabı birlikte yazdığınız Don Miguel Angel Vergara Calleros Maya Rahibi sıfatına sahip bir Maya hocası. Bu ne demek? Ne yapar, bu sıfata sahip olmak insana ne tür özellikler yükler?

Bir benzetme yapacak olursam, İslamiyette dini eğitimden geçmiş bir kişi isterse İlahiyat Fakültesi’nde teolojik araştırmalar içerisinde İslam Alimi olabilir, Hristiyanlıkta Vatikan’da ya da başka büyük dini merkezlerde üst düzey alim olarak hayatını sürdürebilir. Ya da kent, kasaba ve köylerde imam ya da rahip olarak yaşayabilir. İkinci grup halkın içerisinde yaşayan, dinlerinin gereklerini halkına öğreten, vaaz veren, ya da bazı dini törenleri yönetendir.

İspanyol kıyımı sonrasında Maya inanç sisteminde artık Tapınak rahipliği kalmamıştır çünkü dini yapısal merkezleri kalmamış, kıliseler inşa edilmiş ve Katolik dini devlet dini olmuştur.  Maya rahipleri varlıklarını gizlilik içerisinde sürdürmüşler ve ancak 10, 15 yıldır toplumda görünür hale gelmişlerdir. Miguel Angel bu geleneğin rahlesinden yetişmiştir.

-   Hayatınızda eskiye baktığınızda neler değişti?

Hayatım tümüyle değişti.  Reklam sloganı gibi… “Bir şey değişince her şey değişiyor” ya… Ben değişince her şey değişti sanırım. Kendimle ilişkim, çevremle ilişkilerim, dünya görüşüm…

-  Mayalar 2012 yılı ile birlikte tekrar gündeme geldi. 2012 yılının Maya inancına göre önemi nedir?      2012’de kıyamet kopacağı söyleniyor. 2012’de kıyametin kopacağı doğru mu?

Dünyanın son bulacağı iddia edilen 21 Aralık 2012 tarihinde dünyamız Samanyolu Galaksisi’nin merkeziyle hizalanacak ve bu NASA’nın da takip ettiği astronomik bir olay.  Macera heveslisi Batılı maceracı araştırmacı ve yazarlar dönemsel bir kazanç kaynağı olarak Maya takvimlerini yazılarına konu ederken konuya yabancı insanların meydan okuyamayacağı teoriler havada uçuşur hale geldi.
Günümüzde sevgi ve umut aşılamak pirim yapmadğı için de bu korkuya endeksli çağda gizemli taş sütunlarda tesadüfen tespit edilmiş takvim günü üzerinden servetler kazanıldı. Kimse gerçek Maya Şaman rahiplerine danışmak istemedi. Günümüzde Maya kehanetleri üzerine yazılan yorumların neredeyse tümü, Maya takvimlerinden biri ya da diğeri üzerine inşa edilmiştir; hepsi, Maya arkeolojik kalıntı ve eserlerinden çıkarımlar ve arkeoastronomik çalışmalar eşliğinde hep bir “son tarih” bulma arayışındadırlar.

Yaşadığımız zamanı vahiylere bağlı olarak tanımlamaya heveslenenlerin, gnostiklerin, konuyla ilgili tüm yazarların “Maya kehanetleri” başlığıyla yayınladığı tüm tezler ve romanlar aslında yorumlardan ibarettir. Bugün yaşayan herhangi bir Maya rahibi ya da şamanı, herhangi bir kehanette bulunmamış, iddia edilen kehanetler hakkında hiçbir yazı yazmamış ve kehanet konusunda konuşmamıştır. Arkeologlar, eski dil uzmanları, matematikçi ve astronomlar taş sütunlarda, heykel kabartmalarında, Maya takvimlerinde iz sürerken, Maya şaman rahipleri gülümsemektedirler.

-   Maya astrolojisi de şu anda gündemde. Hatta artık maya takvimine göre burç yorumları da yapılmaya başlandı. Siz bunu nasıl karşılıyorsunuz?

Günümüz astrolojisini andıran yorumlamaların yapıldığı önemli takvimin adı “Tzolk’in”dir ve “günlerin sayımı” anlamını taşır. Maya dilinde “Tzol” sayım ve “Kin” gün demektir. Tzolk’in Takvimi, 260 gün uzunluğundadır. Bu takvimin oluşumu, her birinin özel bir adı olan “Güneş İşaretleri”nden 20 gün ile her birinin özel bir anlamı olan ve 1’den 13’e kadar uzanan “Galaktik Ton”3 sayılarının kombinasyonu şeklindedir. Güneşin yörüngesinden, dünyanın ve gezegenlerin hareketlerinden bağımız bir takvimdir Tzolk’in. Mayaların astrolojik ya da kişisel takvimidir çünkü Mayalar Tanrı’nın evreni yaratırken 13 temel niyeti, yani dileği olduğuna inanıyorlardı.  Tzolk’in takvimi, yaradılışın 13 niyetini ve her bir niyetin 20 değişik halinin temsilini ifade eder. 13 ile 20’nin çarpımı olan 260 güne esaslı bir takvim olmasının astrolojik ve ruhbilimsel önemi vardır.

Örneğin, bu 260 günlük takvimde herhangi bir günün ifadesi “7- Bilgelik” olabilir. “7” sayısı yaradılışın 13 temel niyetinden yedincisi olan “ahlaklı olmak, uyumluluk” anlamını taşırken, “Bilgelik” ise bu takvimin 20 değişik hal anlatımlarımdan birisidir. Dolayısıyla “7-Bilgelik” gününde doğan kişi, “yaradılışın ilahi istemi, ahlakı ve bilgeliğiyle uyum içerisinde” bir kimlik sergileyecektir. Şamanlar kişisel “Tzolkin okuması” yaptıklarında çok daha uzun ve derin bir anlatım sunarlar.  

Tzol’kin takviminde her günün amacını belirleyen bu ifadelerin önemi nedeniyle o gün doğan çocuklara verilen ilk ad mutlaka doğdukları günün adıdır. Bu şekilde her insan ömrü boyunca tüm astrolojik özelliklerini adlarında taşır. Mayalar birine adını sorunca, ruhsal astrolojik haritasını da öğrenmiş olurlardı. İnançlarına gore ruhlar kendi tekamüllerini gerçekleştirebilmek için şu ya da bu günde doğmayı seçebiliyordu. Ve ruh en çok hangi gün’ün tanımlamasını seviyorsa dünyaya gelmek için o günü seçiyordu. Bir diğer deyişle, dünya yaşamındaki varolma “niyeti” ile kişisel özelliklerinin hangi şekilde ifade bulmasını istediğini belirliyor ve bunların uyuştuğu kavramı ve böylelikle de doğacağı günü seçiyordu. Doğduğunda artık dünyada hangi  nedenle bulunduğunu biliyordu. Aynı zamanda toplumun tüm diğer bireyleri de kişinin adı nedeniyle, onun  dünyadaki varoluş niyetini, ruh hallerini bilmiş oluyordu. Bu takvim ve bu bilgiler bugün de Maya ülkelerindeki halk tarafından kullanılmaktadır. Yani artık hem geleneksel, hem de çağdaş bir takvimden bahsediyoruz.    








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder