8 Haziran 2013 Cumartesi

“ONAYLI PROJEDE AVM YOK” Topçu Kışlası Projesi’nin Mimarı konuştu


Gezi Parkı’nın yıkılıp yerine Topçu Kışlası’nın yapılmasına karşı çıkılması ile başlayan Türkiye’nin en büyük sivil eyleminde bir hafta geride bırakıldı. Tüm bu protestoların çıkış noktası olan Topçu Kışlası’nın mimarı Halil Onur projenin detaylarını Ece Eliboloğlu ile paylaştı. Onur, onaylı projede AVM, Otel, Rezidans, Buz pisti gibi kullanımların yer almadığını açıkladı. Onur ayrıca kışlanın başka bir alanda yapılmasının mümkün olmadığı söyledi.

- Halil Bey, uzun bir süredir sizin projeniz tartışılıyor. Bilmeyenler ya da eksik bilgiye sahip olanlar için projenin detaylarını anlatır mısınız? Siz Gezi Parkı’nın bulunduğu alan için nasıl bir proje hayal ettiniz?
Gezi Parkı’nın bulunduğu alanın bir bölümde Topçu Kışlası adı ile bilinen Askeri Eğitim Yapısı bulunmaktaydı. Sonraları İstanbul’un ilk stadyumu olarak kullanılan bu bina 1939 yılında yıkılmıştı. Şehir Plancı Prost ve Belediye Başkanı Lütfi Kırdar döneminde yıkılan bu kışla alanında, yine Prost imzalı bir projeyle konut-ofis blokları yapılması hedeflenmişti. Bu bloklar yapılamamış, İnönü heykeli için kaide yapılmış, boş alan ise park olarak düzenlenmişti.

Proje programı çerçevesinde; Prost dönemi park ile birlikte yaşayabilecek, yani farklı kültür katmanlarını birlikte değerlendirecek sosyal-kültürel amaçlı bir kullanım öngörülmüştü. Bu arada Taksim Meydanı ile Taksim Gezisi arasında zamanla oluşan bağlantısının, ilişkisinin kesintiye uğramadan devam etmesi amaçlanmıştı.

Yayalaştırılan İstiklal Caddesi ve yayalaştırılan Taksim Meydanı aksını güçlendirecek bir cazibe noktası, her türlü kültürel ve sosyal amaçlı, kullanılabilir bir kültürel etkinlik alanı hedeflenmişti.

- Bu projeyi çizerken neler gözettiniz, hangi noktalara dikkat ettiniz?

Bu projeyi çizerken tüm kültürel katmanların, her dönemin nitelikli uygulamasının bir arada yaşaması, yeşil doku ve ağaçların maksimum korunması gözetilmiştir.

“ONAYLI PROJEDE AVM YOK”
- Peki siz bu projenin mimarı olarak projeyi nasıl adlandırıyorsunuz? Burası bir Kültür Merkezi mi olacak, AVM mi olacak?
İlgili kurumlara sunulan ve Kültür Varlıkları Koruma Yüksek Kurulu tarafından onaylanan projede görülebileceği gibi;

Projede asıl fonksiyon Şehir Tarihi Müzesidir.

Toprak üzerindeki 22.000m2 inşaat alanının 13.500 m2’si Müzeye ayrılmıştır. Toprak üzerindeki alanların, diğer bölümleri sanat galerileri, Sergi Salonları, Kafe- Kitapevleri ve Satış birimlerine ayrılmıştır. Yer altındaki alanlar müze depoları, teknik bölümler ve otopark olarak değerlendirilmiştir. Bunların dışında Onaylı Projede AVM, Otel, Rezidans, Buz pisti vb. kullanımlar yer almamaktadır.

Onaylı Projede yer almayan ancak kullanım önerisi olarak dile getirilen, perspektif olarak sunulan buz pisti önerisi avlunun küçük bir bölümünde kış zamanlarında geçici olarak kurulup kaldırılabilecektir.

Bu fonksiyon, avlu için düşünülen Konser, Panayır, Toplantı vb. sayısız sosyal ve kültürel etkinliklerden sadece bir tanesidir. Alternatif bir öneridir, gerekli görülürse yapılmayabilir.

- En çok tartışılan konu yeşil alan bırakılmaması ve ağaçların sökülmesi… Ağaçlar koruma altına alınamaz mıydı? Yapılacak projede yeşil alan olacak mı?

İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Raporunda da Belirtildiği gibi;
1-) Gezi Parkında 563 adet ağaç tespit edilmiştir. 465 adet ağaç yerinde korunmaktadır. Avlu ise yaklaşık 17.000m2 dir. Avludaki tüm ağaçlar ve yeşil doku hiç dokunulmadan aynen korunmaktadır
2-) Kışla Binası yerinde toplam 98 adet ağaç bulunmaktadır.
3-) Bu 98 adet ağaçtan; 76 adedinin çapı 40 cm altındadır. 10 adedinin çapı 40-50 cm arasındadır. 12 adedinin çapı 50 cm. üzerindedir.
4-) Yine Orman Fakültesi raporuna göre; ‘ Ağaç nakillerinde başarısızlık riski; çap kalınlığı 20 cm’in üstünde olan ağaçlarda önem kazanır, 30 cm’i geçtiğinde daha önemli hale 50 m’den sonra ise kritik hale gelmektedir.’
5-) Üstte belirtilen alanda taşınması kritik durumda 50 cm. çapını geçen 12 ağaç bulunmaktadır.
6-) Bu 12 adet ağacın taşınması içinde tüm imkanlar değerlendirilebilir.

“KIŞLANIN BAŞKA BİR ALANA YAPILMASI MÜMKÜN DEĞİL”
- Projenin mimarı olarak değil de dışarıdan bir göz ile baktığınızda bu projenin tam da bu alana yapılması gerekiyor muydu yani buraya yapılmasa olmaz mı? Proje için başka bir alan seçilemez miydi sizce?
Taksim Topçu Kışlası Koruma Kurulunun 09.02.2011 tarih ve 4225 nolu kararı ile tescil edilmiştir. Mevzuata göre tescil edilen bir bina için izlenmesi gereken yolu 660 sayılı ilke kararı tanımlamaktadır; 660 sayılı ilke kararında “ Korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olarak tescil edilen ve tescil edilmesine ilişkin gerekli özellikleri taşımasına rağmen elde olmayan sebeplerle tescili yapılmamış ve/veya herhangi bir nedenle yitirilmiş olan yapının, kendi parsellerinde daha önce bulunduğu yapı oturum alanında, eski cephe özelliğinde, aynı kitle ve gabaride kapsamlı restitüsyon etüdüne dayalı rekonstrüksiyon uygulamasının koşulsuz sağlanmasına” ifadeleri yer almaktadır.

Bu nedenle Kışlanın başka bir alanda yapılması mümkün değildir.

İki proje hazırlanmıştır. Birincisi Restitüsyon projesidir. Bu proje binanın orijinal halini gösterir. Belgeler, bilgiler, fotoğraflar değerlendirilerek hazırlanır. Tüm tescilli yapılar için zorunlu bir aşamadır. Uygulamaya esas değildir, tümüyle bilimsel bir çalışmadır. Hazırlanan ikinci proje ise Avan proje, Fikir projesidir. Bu proje ile herhangi bir inşai faaliyete ve ağaç taşınmasına başlanması söz konusu değildir.

İNŞAATA BAŞLANABİLMESİ İÇİN BELEDİYELERDEN ONAYLANMASI ZORUNLU”
- Proje şu an ne aşamada? İnşaat çalışmalarına ne zaman başlanılması düşünülüyor?

İnşaata başlanabilmesi için, detay projeleri hazırlanması, ilgili koruma kurullarından ve ilgili belediyelerden onaylanması, inşaat ruhsatı alınması zorunludur. Henüz bu projelerin hiç biri hazırlanmamıştır.

Bu röportaj Dipnot Tablet'te yayınlanmıştır.

Dünya Tarihini Değiştiren “Çanak Çömlek”ler!

Eski ile yeninin devran ettiği eskinin mi yeniye, yeninin mi eskiye yenik düştüğünü anlayabilmenin güç olduğu mühendislik harikası bir proje ile 8500 yıllık teknolojinin karşılaşması: Yenikapı Kazıları

Yenikapı Kazıları’nı birçok vatandaş Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Çanak, çömlek yüzünden Marmaray Projesi gecikti” sözleri ile tanıdı. Arkeoloji dünyasını ayağa kaldıran bu sözler sonrasında televizyonlarda günlerce arkeoloji ve kazılarda bulunan kalıntılar konuşuldu. Türkiye vatandaşı Başbakan’ın çanak çömlek dediği ancak dünya tarihini değiştiren buluntular ile böylece tanışmış ve tarihe bir nebze de olsa tanıklık etmiş oldu!

Türkiye tarihinin en kapsamlı arkeolojik kazısı olan Yenikapı Kazıları’na 2004 yılında 4 ayrı bölgede 58.000 m2’lik alanda başlandı ve Roma İmparatoru I. Constantin (M.S. 379-395) tarafından yaptırılan antik dünyanın en büyük limanı Theodosius Liman Kompleksi bu bölgede çıkarıldı. Böylece dünya tarihi bugüne kadarki en geniş batık grubu olarak görülen 36 adet geminin de sahibi oldu.

Marmara Denizi Bir Tatlı Su Gölüydü O Zamanlar
Türkiye’nin en iyi 60 arkeoloğunun görev yaptığı kazılarda bulunan gemiler, neredeyse yeni bir çağ başlattı. Kazılara devam ettikçe limanın tabanında, kum, çakıl ve taş birikintisi altında, bu kentin bilinen ilk sakinlerine, başka bir deyişle günümüzden sekiz bin yıl önce, Marmara Denizi’nin bir tatlı su gölü olduğu dönemde, bu alana yerleşmiş olan Neolitik Dönem insanına ait buluntular gün ışığına çıkarılmaya başlandı. O dönem yaşamış insanların yaptıkları konutlara ait izler, pişmiş toprak ve taştan yapılmış çeşitli aletler ile dünyada bugüne kadar tespit edilmiş en eski ahşap aletler bu kazılarda ortaya çıkarıldı. Ok, yay, kano küreği gibi buluntular dünyanın en eski ahşap eserleri olarak korumaya alındı. Dokuz yıldır süren işte bu kazılarda neolitik dönemden başlayıp kesintisiz olarak günümüze kadar ulaşan ve kent tarihine ışık tutan 38 binden fazla envanterlik eser belgelendi. Tüm bu eserler bulunduktan sonra belgelendi, tek tek fotoğrafları çekildi ve restorasyon ekibine bakımları yapılmak üzere teslim edildi. Şu anda tamamı İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmek üzere muhafaza ediliyor.

İlk İstanbullular’ın Ayak İzleri Bulundu
Ayrıca Neolitik dönemde yaşamış insanlara ait mezarlar ile neolitik dönem İstanbul’un ilk yerlilerine ait binlerce ayak izi bulundu. Theodosius Limanı katmanı altında ilk İstanbullular’ın iskeletlerine rastlandı. Bu buluntular sadece Anadolu tarihine değil, Avrupa tarihine ışık tutacak bilimsel özellikler içeriyordu. İstanbul’un bilinen tarihi bir anda tepetaklak oldu, çünkü bu bulgulara göre İstanbul’da yaşam 2700 yıl önce değil, 8500 yıl önce başlamıştı.

Şehrin MÖ. 7.yy’da Megaralılar tarafından kurulduğu efsanesi de yıkıldı. Neolitik Dönem yerleşmesinde elde edilen sonuçlara göre, Anadolu kültürünün İstanbul üzerinden Avrupa’ya geçtiği kesinleşti. Türkiye basınında çok ilgi gösterilmese de dünya basınının odak noktası bir anda bu kazılar oldu.

Kazılar tam gaz devam ediyor… Yine bu hafta Başbakan Erdoğan’ın gündeminde işte dünya tarihine ışık tutan bu kazılar vardı! Erdoğan “Bizi içeriden vurmasalardı 4 yıl önce Marmaray’ı açacaktık” diyordu. Marmaray 4 yıl gecikti ama bu dört yılda dünya tarihine, dört adım daha yaklaşıldı. Bilim dünyasında yeni bir çığır açıldı. Kazılarda bulunan eserler sadece Türkiye’nin kültür mirasına değil, evrensel mirasa ait olduğu için çok ama çok büyük önem taşıyor.

Yani Marmaray kazıları bizim fark edemediğimiz ve küçük bir adım olabilir ama insanlık için gerçekten çok büyük bir adım.

Bu yazı Dipnot Tablet'te yayınlanmıştır.